Yüksek lisansıma devam ederken, aldığım dersleri gerçek güncel yaşam ile bağdaştırmak beni mutlu ediyor. Sevdiğim derslerden birisinde, hocamız çok güzel anlatıyor.
· Her arz kendi talebini yaratır.
· Ekonomide üretilen her şey tüketilir.
· İç denge var ise dış denge kendiliğinden oluşur.
· Sistemin mekanizmalarında bir hata, uyumsuzluk, yanlışlık muhakkak suretle krizi yaratır ve her kriz bu hatanın, yanlışlığın ve uyumsuzluğun düzeltilmesi ile son bulur.
Dengenin önemini düşünüyorum. Küresel krizin yarattığı korku, endişe kendini besliyor ve büyütüyor. Herkes birbirine en kötü haberi verme yarışına girdi sanki. Kartopu etkisi oluşmaya başladı. Dengeler son bir ayda birden bozuldu. Sanki bir yıldır olan küresel krizden kimse haberdar değilmiş gibi…Halbuki iç dengeden önce dış denge bozulmuştu.
Oluşan ortam öncesi kurulmuş dengeleri düşünüyorum. Global ekonominin yükselen değerlerini ve oluşturulan dengeleri. Bu dengeler gerçekten var olan ihtiyaçlara yönelik dengeler miydi? Yoksa sanal ihtiyaçlara sunulan sanal ürün ve hizmetleri ile mi dengeleri kurmuştuk?
‘Her arz kendi talebini yaratır.’ Ürün veya hizmet üretenler çıktılarının değerini müşteri gözünden ölçtüklerinde ne görüyorlar? Bir değeri olduğuna inanıyor iseler, talebi olacaktır ve üretilen değer tüketim için talep oluşturacaktır. O halde değerli bir şey ürettiğimize inanıyor isek; bu korku neden?
Talebi olmayan şeyleri üretmek sanal değerler yaratmak dönemi bitti. İnsan için, yaşamı kolaylaştırmak için bir şeyler üretmek artık değerli. Gerçek ekonomi denilen şey, işte bu. Müşterinin bedel ödemeye değer verdiği şey. Ürettiğimiz ürün ve hizmetlere bu soru ile baktığımız zaman üretmekten korkmanın bir anlamı kalmıyor. ‘Müşteri bu değeri almak için bir bedel ödemeye razı olur mu?’ Eğer bir değer ürettiğimize inanıyor isek, üretmeye devam etmeli ve talebi olacağına inanmalıyız. Ancak, bu kaotik ve korku ortamında talebi beklemek yerine, talebin yeni kurallarını yaratmalı ve yeni kurallara göre dengeyi oluşturmalıyız.
‘Üretilen her şey tüketilir. Denge kaçınılmaz olarak oluşacaktır.’ Bu dönemde üretim değerlerini endişe ve korku ile yok etmek, yapılacak en büyük hata olacaktır. Dengenin oluşumunda katkısı olmayanlar, denge kurulduğunda hayal kırıklığı yaşayacaklardır. İnsana dair ihtiyacı karşılayabilecek ve bir değeri olan bir ürün, hizmet, fikir üretiyor iseniz, şu anda en şanslı insanlardan birisiniz demektir. Başkasında olmayan bir bilgelik sizde var olmalı ki, üretmek becerisine sahipsiniz. Ürettiğiniz şeye kattığınız değer, tüketilmeye değerdir.
‘İç denge var ise, dış denge kendiliğinden oluşur.’ Böyle kriz zamanlarında öncelikle korumamız gereken en önemli denge iç dengemizdir. Kendinize olan güveniniz, saygınız ve ürettiğiniz şeye verdiğiniz içsel değerler. Bu dengeleri kaybettiğimiz anda esen rüzgarda savrulmayı kabul ediyoruz demektir.
Bir değer üretmek bilgeliğine sahipsek, iç dengemizi koruyor isek, her kriz bir hatayı düzeltme fırsatı veriyor ise, denge sonunda kaçınılmaz olarak yeniden oluşacak ise; endişelenmeye neden endişeleniyoruz? Bunu bilmenin güveni içerisinde yeni dengeyi kurmak için mücadelenizde başarılar dilerim.