Fikir nedir? Bu sorunun yanıtını ‘Eldeki eski unsurların yeni bir bileşimi’ [1] olarak veren Young’dan bu yana daha anlamlı bir şey söyleyen çıkmadı. Bu tanım bence kişiyi özgür kılmakta. Sıradan insanların da yeni fikirler üretebileceğini söylemektedir. Ben yinede ‘Fikir öyle bir şeydir ki, biri söylediğinde nasıl olup da sizin bunu düşünmediğinize şaşırıdığınız şeydir’ demek istiyorum.Yeni fikirler ilerlemenin tekeridir. Fikir yoksunuğu, durgunluğun hakimiyetine neden olur. Kim olursanız olun, başarınızın anahtarı yeni fikirler üretme becerinizdir. Yani sorunları çözecek fikirler, insanlara yardımcı olacak fikirler, kalıcı-kurtarıcı-yaratıcı fikirler, herşeyi daha iyi-daha ucu-daha yararlı hale getirecek fikirler, aydınlatıcı-geliştirici-etkileyici-esinlendirici-zenginleştirici fikirler üretmenizde…
Krizler, fikir üretmek için bulunmaz fırsatlardır. Hepiniz çince, kriz ve fırsat şekilde yazıldığını biliyorsunuzdur. 1929 krizi, Türkiye’de dolmuş fikrinin ortaya çıkmasına neden olmuştur. Halit, kriz nedeniyle bazen birkaç gün siftah yapmada beklemek zorunda kalıyordu. Sürekli müşterisi olan iş adamı da artık taksiye binemeyeceğini söyleyince, Halit aynı yöne giden dört müşteriye ücreti paylaştırmayı önerdi. Bu önerinin kabul edilmesiyle, Nişantaşı-Eminönü dolmuş seferleri başlamış oldu. Krizle doğan bir iş modelini ise, Simit Sarayı yarattı. Simit Sarayı 2001 krizinin fırsat sembol firmalarından biriydi. İşe giden insanların simitçiler önünde kuyruk oluşturduklarını fark ederek, bu iş modelini hayata geçirdi.[2]
Müşterilerimin söylediklerine çok önem veririm. Bir gün bir müşterim bana ‘Siz fikir ekiyor ve bizi yüreklendirerek yönlendiriyorsunuz. Diğer danışmanlardan en büyük farkınız bu’ demişti. ‘Bizi belli bir methodolojiyi kullanmaya zorlamıyor, ben bilirim yapmıyor, havalarda dolaşmıyorsunuz.’ Bir başka müşterim de; ‘Neden danışmanlık almadınız?’ diye sorduğumda ‘Hiç kimse kaderimizi ellerine teslim edebileceğimiz kadar bilge değildir.’ Bu iki cümle uzun uzun beynimde dolandı durdu. Ben liderlik etmiyordum, yönetmiyordum. Yenileştiriyordum, rehberlik ediyordum. Kendilerine olan inançlarını pekiştiriyordum. Haklıydı. Ben sadece bir mentör, katalizördüm. Fikir eken bir mentör. Yenilik katalizörü…
Bu yazımda size ‘yenilikçi fikirler nerden gelir?’ konusunu anlatacağım. Bu alanda çok sayıda çalıştay ve eğitim yaptım. Bu çalıştay ve eğitimlerde bizzat kullandığım ve işe yarayan teknikleri de ayrıca kitabımda detaylı olarak paylaşacağım. Yenilikçi fikirler nereden gelir? İşte bu önemli soruyu hemen hemen her eğitimimde soruyor ve aşağıdaki tavsiyelerde bulunuyorum.
- Beni izle (Sosyal medya hesaplarımda ve web sitemde, ilgilendiğim yeni teknolojiler hakkında beğendiğim makale, video, haber v.b paylaşıyorum.)
- Sektörü ve Teknolojiyi İzle (Fuarlar ve Trendleri İzleme, hangi trend sitelerini izlediğimi sonradan detaylı olarak listeleyeceğim)
- Bilimsel gelişmeleri izleyin (benim takip ettiğim sitelere örnekler: ted.com, www.tedx.com, http://fitweb.me/best/teknoloji/, www.youtube.com http://www.asknature.org/, http://www.livescience.com/, http://www.bilim.org/
- Rakip Analizi yapın
- Müşteri şikayetleri ÇOOOOK Önemli
- Müşterinizi DİNLEYİN….. (Dinlemek çok önemli, sadece satış yapmak için müşterinizi ziyaret etmeyin, arada bir hal hatır sormak ve nasılsın demek için ve kahvesini içmek için de uğrayın. İşte bu sohbetlerde gerçekten dinleyin)
- Fikir Yönetim sistemi kurun (Hem çalışanlarınızın hem de dış çevrenizin bugün hayata geçiremeseniz bile, emin olunki inanılmaz güzel fikirleri var)
- Açık inovasyona inanın
- İş süreçlerini en iyiler ile kıyaslayın
- Kendi yaratıcılığına güvenin
Fikir yönetimi için artık web tabanlı özel yazılımlar mevcuttur. Size hem ithal hem de yerli 2 çözüm örneği vereceğim. Her ikisini de denedim. Türkiye’de kullanan bir çok müşterisinden referans alabilirsiniz. Bu iki kuruluş ile de ticari hiçbir bağım yok. Ancak sizlerin hızlı ilerlemesi için isimlerini vereceğim. Bunlardan biri www.qmarket.com dur. Diğeri; www.innocentrum.com dur, Her geçen gün bir yeni çözüm daha pazara giriyor. Bir çok kuruluş da kendi yazılımını kendi geliştirmekte. Benim bu konudaki duruşum; eğer temel işiniz yazılım geliştirme değil ise, hazır yazılımları kullanmanızdır.
Bu fikir yönetim yazılımları; fikrin, kişi tarafından sisteme girilmesinden başlayarak, oylanması, değerlendirmelerin alınması, uzman değerlendirmecilere yönlendirilmesi, uzman analizi, karar vericilere yönlendirilmesi ve karar aşamasına kadar bütün süreç bu yazılımlar üzerinden yönlendirilebilmektedir. Böylece, her fikir kayıt altına alınmaktadır. Bugün teknolojik veya sosyolojik veya finanasal olarak hayata geçiremediğiniz bir çok değerli fikir, böylece kaybolmamakta ve arada sırada fönün bir daha bakın diye orda durmaktadır. Ben bu yazılımlar ile oluşturduğunuz mecraya FİKİR DENİZİ diyorum. Bu fikirleri değerlendirdikten sonra, FIRSATLAR HAVUZUNUZA alabilirsiniz.
Bir başka önemli konu, ‘medici etkisi’ yaratmaktır. Disiplerin, kültürlerin keşişme noktasına bir kere girdiniz miydi, var olan konseptleri birleştirerek birçok olağan üstü ve yeni konsept elde edebilirsiniz. On beşinci yüzyıl İtalya’sındaki yaratıcılık patlamasının etkisi Medici’nin yarattığı etkidir. Medici, Floransa’lı bankacı bir ailedir. Bu aile sayesinde; Floransa heykeltraşlar ve mimarlar için cennet konumuna gelmiştir. Floransa’da buluşurlar, birbirlerinden bir şeyler öğrenirler ve disiplinler ve kültürler arasındaki duvarları yıkarlardı. Nitekim, el birliğiyle yeni fikirlere dayalı yepyeni bir dünyayı da böyle yarattılar. Bizler bunu Rönasans olarak biliyoruz. Rönesans sonunda, Floransa bir yaratıcılık patlamasına sahne oldu ve tarihin en inovasyon dolu çağlarından birini yaşadı.[3]
Bu alanda; bir çok kuruluşta danışmanlık, çalıştay ve eğitimlerimde önerdiğim ilave fikirlerimi sizlerle aşağıda paylaşıyorum.
- Ne öğrendim günleri yapın: Hepimiz başarılarımızı paylaşmayı severiz. Gururla, ben şunu yaptım da başarılı oldum diye uzun uzun anlatmaya bayılırız. Avcı fıkraları hep bu zaafımızdan kaynaklanır. Oysaki inovasyon kültüründe, hatalar bir öğretmendir. Önemli olan yaptığınız hatadan ne öğrendiğinizdir. Üstelik hepimiz hata yaparız ve hatalarımızı tekrarlamadığımız zaman bir sonraki aşamaya geçebiliriz. Tekrarlıyor ise, bilgisayar oyunlarında olduğu gibi seviye atlayamayız. Kurum kültüründe hatalar rahatlıkla ifade edilebiliyor ve bunun için ceseratlendiriliyor ise, inovasyondan bahsedebiliriz. Bu konuda sürekli EDİSON un lafı örnek gösterilir. Ancak, kimse hatasını itiraf etmek istemez. Ben aksine, ayda bir gün hatalarından öğrendiklerini paylaşan çalışanlarınıza yemek ısmarlayın diyorum. Onları kuvvetli bir şekilde harika bir etkinlikle sahneye alın. Cesur insanlar onlar…
- Biomimicary haftaları yapın: Doğadan öğrenmek, artık herkesin bildiği çok kullanışlı bir yöntemdir. Bu sebeple ben de her hafta doğadan bir canlının özelliklerini anlatan bir köşeniz olsun diyorum. Bu canlı, kuş olabileceği gibi, ağaç, balık, böcek de olabilir. Şu sıralarda askeri alanda yük taşıma robotlarının böcekler ve karafatmaların bacaklarından esinlenerek geliştirildiğini bilerek söylüyorum bu öneriyi. TV de saniyede kendi boylarının 15 katı kadar hızlı koşmalarının sebebinin bulunarak, bu robotların tasarımına eklendiğini izledim. Bu köşeye posterler, fotograflarla o canlının özelliklerini anlatın, o canlının nerelerde bulunduğunu, doğadaki etkisi-faydasını özetleyin. Bir boş panoya da bir soru sorun diyorum. Bu canlının hangi özelliği bizim hangi sorunumuzu çözer? Bakın bakalım ne cevaplar geliyor? Yılın 52 haftasını dolduracak kadar canlının var olduğunu bilerek malzemesiz kalmayacağınızı garanti ediyorum. Üstelik, bu canlıları araştırma ve malzemeleri sunma görevini de doğa gönüllerinden bir ekip kurarak onlara verin lütfen diyorum. Bu alanda benim çok sevdiğim web sitesi ise www.asknature.org Arada bir girin ziyaret edin lütfen….
- Varsayımların yıkılma duvarı : Hepimizin davranışlarını önemli şekilde etkileyen ve bizleri yenilikçi fikirlerden ve yeni hayatlardan alıkoyan şeylerin varsayımlarımız olduğunu düşünüyorum. Varsayımlarımızı ters yüz ettiğimiz zaman, algımızın değiştiğine ve sorunlarımı çözebildiğime bizzat şahit olduğum için bu varsayımlara savaş açtım. Bunun için işletmelere, hem işçiler için, hem de beyaz yaka çalışanlar için 3 bölümlü bir duvar ayırmalarını öneriyorum. İlk bölüme, isteyen herkes işle ilgili bir varsayımı yazabilsin. Sorunu yaratan ve sonucun oluşmasına sebebiyet veren varayımdan bahsediyorum. Örnek : Restorantların menüleri olur. İkinci bölüme ise bu varsayımın ters yüz edilmiş hallerini yazın diyorum. Örnek : Restorantların menüleri olmaz. Üçüncü bölüm ise, bu ters yüz edilmiş hallerini nasıl anlamlı kılacağınıza ilişkin önerilerinizi kayıt edebilin diyorum. Örnek: şef o gün her müşteriye et-balık-sebze olarak neler satın aldığını açıklıyor ve Müşteri bu malzemeler ile ne yemek istediğini şefin önerileri ile birlikte söylüyor ve şef de mutfağa gidip müşteriye özel yemek hazırlıyor. Daha çarpıcı bir örnek olarak; restorantlar yemek karşılığında para alırlar varsayımını ters yüz edelim. Restorantlar yemek karşılığında para istemezler. Yemek karşılığında para istemeyen bir retorant nasıl olur? İnsanların bir araya gelip laflayacakları, çalışacakları bir mekan yaratın, bu mekanda müşteriler ne yediklerine göre değil de o mekanda ne kadar zaman geçirdiklerine göre para ödesinler. Özellikle, boğaz manzaralı mekanlarda çok pahalı balık yiyeceğime, manzara ve işgal parası öderim ve balıklardan ve harika mezelerden de dilediğim kadar yerim diye düşünüyorum. Varsayımları yıkma duvarında yer alan katılımcılara her yıl harika ödüller verin lütfen….
- Değer şebekeleri panelleri: Değer şebekleri nedir? Sizin müşterinize veya hedef kitlenize sunduğunuz ürün-hizmet-çözümün arz zinciridir. Tedarikçileriniz, bayiniz, son tükeciniz, depolayan ambar, satış sonrası servis teşkilatınız gibi ürününüze değer katan kuruluşları ağırlayarak onlara yaşadıkları sorunları neden anlattırmıyorsunuz diye soruyorum. Bu yapılandırılmış paneller ile sizleri rakiplerinizden öteye taşıyacak farklıları keşfetme, yenilikler için ihtiyacınız olan fikirleri bulma yolunda çok büyük değer katacaktır. Her ay bu panellerden en az bir tane gerçekleştirin lütfen…
- Konfor alanlarınızı yıkın : Bu konuda en sevilmeyen önerim budur. Her 6 ayda bir çalışanlarınızın ofis yerleşimini değiştirin. Hatta biraz daha ileri gidip, önceki bölümlerde detaylı anlattığım ROTOKRASİ uygulayın. Sonra bir bakın bakalım. Yerler, bölümler değiştiğinde kafalar nasıl değişiyor.
Sizin de önerilerinizi bekliyorum.
Müjgan ÇETİN
Kaynakça;
[1] James Webb Young, A Technique for Producing IDEAS, Thinking Ltd-London, 2011
[2] Şafak Altun, Büyük Olma Muhteşem Ol – Başarılı İnovasyon Taktikleri, Elma Yayınları-İstanbul, 2011
[3] Frans Johansson, Yaratıcılık ve İnovasyon – Medici etkisi yaratmak, Medicat Yayınları-İstanbul, 2013