Bir şeyi yapmanın en iyi yolu nedir? Bu soruya çok sayıda cevap verebiliriz. Bildiğin yol en iyi yoldur…, Her ne şekilde yapabiliyor isen, en iyi yol odur….Deneyerek…Bilenlere sorarak veya daha önce nasıl yapıldığını öğrenerek…
Bu soruyu ne zaman sorarız? Yapmak istediğimiz şeyi, çok sayıda yapmak istediğimizde veya çok defa yapmak zorunda olduğumuzda.. Amacımız; hızlı, kolay, sonuca güvenilir, az maliyeti, verimli olmaktır. Bunu gerçekleştirmenin yolu tabi ki; standartlaşmaktan geçer. Her adımımızı, belirlediğimiz sıra içerisinde, belirlediğimiz şekilde yaparsak, ancak o zaman belirli bir sonucu alırız…. Artık öylesine standartlaşırız ki, küçük hataları dahi hemen yakalar ve düzeltebiliriz. Böylece, her seferinde istediğimiz sonucun daha iyisini alırız. Doğanın matematiği gibi…Fraktal geometri ile şekil alır doğa…. Orantılı olarak küçülterek veya büyülterek inşa eder herşeyi. Genellikle altın oranı kullanır. Altın oran; matematikte 1.618 e eşit olan sayıya denir. Matematik ve sanatta, bir bütünün parçaları arasında gözlemlenen, uyum açısından en yetkin boyutları verdiği sanılan geometrik ve sayısal bir oran bağıntısıdır. İşte bu altın oranlar ile örülmüş fraktal örüntü mükemmel sonucu üretir. En iyi halinin altın oran ile birlikte tekrarladığını görürüz. Düzensiz ayrıntılar ya da desenler giderek küçülen ölçeklerde tekrarlanır. Öyle ki bütünün her bir parçası büyütüldüğünde yine cismin bütününe benzer…Tüm fraktallar kendine benzer ya da en azından tümüyle kendine benzer olmamakla birlikte, benzerin mükemmelliğini oluşturur. Aynı standartlaşanlar gibi….
Standartlaşma bizi özgür kılar. Daha çok enerji harcamaktan, daha çok zaman harcamaktan, daha çok problem çözmekten özgür kılar. Daha az enerji ile, daha çok üretebiliriz. Daha az zaman harcadığımız için, zamanımız artık bizim olur. O bize ait zamanda, özgürce istediğimizi yapabiliriz. Çözülebilecek problem kalmadığı için, dertlerden de özgürleşmişizdir.
Standartlaşma bizi güvenli, determinist, emin kılar. Artık korkmayız sürprizlerden…Hayatta güvenle ilerleriz. Her şey tanımlanmış, bilinmeyen kalmamıştır. Bu sebeple, emin adımlarla ilerleriz. Sadece sürprizlerden değil, hiç bir şeyden korkmayız.
Standartlaşma bizi bilge yapar. Bir şeyi yapmanın bütün yollarını deneyerek, bu yolu bulduğumuz için, bilgeliğin yüceliğine erişmişizdir. Korkmadığımız, özgürleştiğimiz ve emin olduğumuz için, sakin oluruz. Bilinmesi gereken her şeyi bilmenin hafifliği içerisinde yükseliriz ve daha üst seviyeden görmeye başlarız her şeyi… Ne kadar yüksekten bakıyor isek, ne kadar çok şey görüyor isek, o kadar bilgeleşiriz.
Standartlaşma bizi sıkıcı yapar. Bir bakarız ki, artık aynı yolu kullanarak aynı servise biniyoruz, aynı markaları aynı marketlerden satın alıyoruz, aynı insanlarla aynı şeyleri aynı şekilde konuşmayı sürdürüyoruz ve aynı hayatları yaşıyoruz. Kurulmuş bir oyuncak gibi… Yeni nesil kelimeler ile bir trans-human gibi…
Soruyu birazcık değiştirerek yeniden sormak istiyorum. Bir şeyi en iyi yapmanın en iyi yolu nedir? Peki bu soruyu ne zaman sorarız? Yapmak istediğimiz şeyi; farklı, etkileyici, özel, güzel, değerli yapmak istediğimizde … Amacımız; benzerlerinden ayrılarak daha çok değer üretmek içindir… Bunu gerçekleştirmenin yolu tabi ki inovasyondan geçer. Amacımız, ürettiğimiz değeri çoğaltmak olduğunda, değersizlikleri daha kolay görmeye başlarız. Bütün değer tüketicilerine savaş açarız. Sanatçılar gibi….
#İnovasyon bizi özgür kılar. Benzerleri ile aynı olmaktan, sıradanlaşmaktan, yok olmaktan özgürleşiriz.. Aynılaştığımızda nasıl sıradanlaştığımızı, görünemez olduğumuzu, yok olduğumuzu anlarız. Herkes gibi olmadığımız için, herkesin dertlerinden özgürleşmişizdir.
#İnovasyon bizi güvenli, kaotik, emin kılar. Artık korkacak bir şey kalmamıştır…Hayatta güvenle ilerleriz. Her şeyin zaten kaotik olduğunu biliriz, bu sebeple, emin adımlarla ilerleriz. Biliriz ki; düzene girmeden önce, biçimden ve düzenden yoksun, uyumsuz ve karmakarışık olan durumdur, kaos….Sadece yaşayacaklarımızdan değil hiç bir şeyden korkmayız. Biliriz ki, yaşamda hiç bir şey determinist değildir, Her kaos bir düzene erişmeye çalışır ve standartlaşmanın fraktal güzelliği başlar…..
#İnovasyon bizi bilge yapar. Bir şeyi yapmanın bütün yollarını deneyerek, korkmadan hata yaptığımız için ve artık hata yapmaktan korkmadığımız için bilgeliğin yüceliğine erişmişizdir. Öğrenmeye hazırlıklı olduğumuz için, sakin oluruz. Bilinmesi gereken her şeyi bilmenin hafifliği içerisinde yükseliriz ve daha üst seviyeden görmeye başlarız.. Ne kadar yüksekten bakıyor isek, o kadar bilgeleşiriz.
#İnovasyon bizi renkli yapar. Derinlemesine uzmanlıklarda kaybolmaktan kurtarır. Yaşamın bütünlüğünü fark ederiz. Artık, elimizdeki çekiç ile herkesi, her şeyi çivi olarak algılamaktan kurtulmuş, bütünlüğünün güzelliğine, çeşitliliğine ermişizdir. Bu çeşitlilik içerisinde, ancak kendi özgün renklerimizle var olabileceğimizi fark ederek, sanatla, bilimle, teknolojiyle, hayatla bütünleşince var olduğumuzu anlarız.
Bu sebeple, yeniden sormak istiyorum. Hangi soru ile doğruyu buluruz.
Müjgan ÇETİN
Temmuz 2019,
Not: Referans vererek kullanabilirsiniz….You tube kanalıma, #UDEMY deki derslerime üye olarak #inovasyon sohbetlerime katılmazmısınız?